Ana içeriğe atla

Benim Kızım

Kitapların, Şiirlerin, Makalelerin vb yazıların ilk cümlelerine, kelimelerine hep dikkat etmişimdir.
Yazar bu kelimleri özenle seçer, her zaman ilk kelimeyi yazmak daha zordur. Yazdığı yazısına kızı gibi bakar özenle dokur her kelmeyi kitabına satırlarca sıkılmadan, yavaş yavaş ellerinde büyütür. O kadar severki ellerini üstünden alamaz, bu sevgi bir insanın insanı sevmesi gibi bir sevgi değildir öyle ki bu sevgi çok başkadır, bir babanın kızına olan sevgisi gibidir.

Yazarlar kitaplarının ilk kopyalarını asla kaybetmezler, artık kitap ve insan bağlanmıştır.
Bende bu satırlarımı yazarken özenle dokuyorum sayfama bu kısa yazımı. Mükemmel olmak zorunda değil hatasız olmak zorunda hiç değil. İçimdeki mutluluk, neşe, heycan, huzur yerini öfkeye bıkarıyor yazımın sonlarına yaklaştığımda yazacağım o kadar çok şey varki ne kadar mutlu başlarsam o kadar öfkeli bitiyor sonlar. 



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Güzellik Nedir ?

Güzellik nedir? Öznel ve nesnel yanları hangisidir?Evrensel güzellik var  mıdır? Varsa ölçütleri nelerdir?                  “Güzelliği görme yeteneğini kaybetmeyen asla yaşlanmaz.”  Franz Kafka Günlük yaşamımızda evde, işte, okulda, parkta gezerken, doğada birçok yerde şu "güzel dediğimiz" şeylerle karşılaşıyoruz.Peki güzellik nedir?Güzel olan nedir?Kimdir? İlk başta belki de basit ve biraz da çocukca geldi size bu soru. Ancak tanımlara bile değinmeden, öznel mi / nesnel mi karga şasına gelmeden önce bunu düşünmek biraz erken diyelim ve hemen geçelim şu tanımalara: Güzellik, bir canlının, somut bir nesnenin veya soyut bir kavramın algısal bir haz duyumsatan; hoşnutluk veren hususiyetidir. Hayranlık uyandıran, beğenilen niteliktir. Güzellik bir şeyin önyargısız yaklaşılma, beğeniye uygun olma sebebidir. Gözle görülen nesneler (güzel bir yüz, güzel bir bina gibi), kulakla işitilen bir müzik, dil ile tadılan bir y...

Evrenin hafızası - Akaşa kayıtları

Bilim ilerledikçe milyon hatta milyar ışık yılı uzağımızdaki yıldızları, galaksileri tespit ediyor, gözlemliyoruz, fakat bir türlü uzayın sınırlarına varamıyoruz. “Rölativite teorisi” uyarınca, yıldızların ve galaksilerin şu an daki hallerini değil, uzaklıkları ile doğru orantılı olarak geçmiş zamandaki durumlarını görmekteyiz. Yani, baktığımızda gördüğümüz, Güneş’in sekiz dakika önceki dünyadan yüz ışık yılı uzaklıktaki bir yıldızın yüz yıl önceki, bize en yakın galaksi olan Andoremeda'nın, iki buçuk milyon yıl önceki halini görmekteyiz. Uzayda ne kadar uzağa gidersek, zamanda da o kadar “geçmişe” gidiyoruz. Bizden 700 ışık yılı uzaklıktaki bir yıldızdaki gözlemci gelişmiş teleskopu ile dünyaya baksa Osmanlı devletinin kuruluşunu, Bizans İmparatorluğunu, 60 ışık yılı uzaklıktaki ikinci dünya savaşını, 200 ışık yılı uzaklıktaki Fransız İhtilalini, 500 ışık yılı uzaklıktan bakan ise İstanbul’un Fethini, Fatih Sultan Mehmet’in atının üzerinde surlardan şehre girişini ...

Karşılıksız Yapılan Iyilikler...

Şu hayatta hâlâ iyi insaların olduğunu bilmek beni mutlu ediyor. Hiçbir karşılık beklemeden yardım eden insanları, karşılıksız yapılan iyilikleri bilmek bana kendimi insan hissettiriyor. Zaten iyilik dediğin karşılıksız yapılmaz mı ? Sen onu bir amaçla yaparsan karşılığında birşey beklersen o iyilik olmaz ki, o çıkarcılık olur. Bir abime bu dünya niye dönüyor diye sorduğum zaman bana çok garip bir yanıt verdi hiç beklemiyordum aslında, bana dediki bu dünya iyi insanların hatrına dönüyor. Gerçektende öyle bu dünya iyi insanların hatrına dönüyor...  Hiç fark ettiniz mi bizi giderek robot, robotlarıda giderek insan yapmaya çalışıyorlar. Benim elimde olan telefon şuan bu yazıyı yazmama yarıyor peki benim yerime bir robot bu yazıyı yazsaydı nasil olurdu ?  Yazının içinde duygular olurmuydu ? Benim hislerim olurmuydu ? Benim deneyimlerim olurmuydu o belki olurdu ama duygularımı ve hislerimi hiç bir zaman yansıtamazdı. Belki insanlar gibi iyilik yaparlardı ama içlerinden ...