Ana içeriğe atla

Zorunda mısın? Kendin mi?




Zorunda mısın? Kendin mi?

Zorunda mıyım? Sadece soruyorum, zorunda mıyım? İstemediğim şeyleri yapmak zorunda mıyım? Ya da istemediklerimi söylemek, istemediklerimi dinlemek, istemediklerimi giymek, istemediklerimi yemek zorunda mıyım? Biriyle iyi geçinmek zorunda mıyım? Herkesin beni istedikleri kişi olma çabasına girmek zorunda mıyım? Ben herkesi kabul ederken oldukları gibi, onlar beni olduğum gibi kabul etmemek zorunda mı?

Tüm bu soruların koca bir yanıtı "HAYIR!".



Kendi istediğiniz kişi olun. Kendi istediğinizi yapın, kendi istediğinizi giyin, kendiniz olun ya şunu söylemek istiyorum 'KENDİN' ol sadece kendin. Kimin ne düşündüğü umrunda olmasın çünkü onlar senin kendini bildiğin ve sevdiğin kadar sevemez, değer veremez, bilemez ve göremez. Şu kısacık ömründe başka insanları takarak ne geçmişini yazarsın ne de geleceğine hazırlık yaparsın. Gelecek geçmişini yazarken sen neden başka insanların seni kısıtlayıp, yadırgayıp, hırpalamasıyla zamanını öldürüyorsun? Anını yaşamayı anca anı  düşünerek o anı yaşayarak  yapabilirsin. Eğer ki kendin olmak istiyorsan insanları duymayacaksın, seni sürekli yıpratmalarına izin vermeyeceksin. Sen bu vucuttan da sorumlusun. Vucudunun da senden hakkını isteyecek ve sana sorduğunda "Neden diğer insanların ne dediğini umursayıp beni sevmedin be bu hale getirdin?" ne diyebileceksin? Hangi neden geçerli olabilir ki? Kendini en çok sen sevebilirsin, tüm kusurlarını sen görebilirsin ve olduğun gibi kabul edebilirsin. Sadece kusurunu kabul etme işi sana zor gelir. Hep bir yalan vardır "İnsan kendi kusurunu göremez" diye. Dedim ya yalan. İnsan kendi kusurunu görür herkesten iyi bilir. Fakat düzeltmek istemez. İşte sen kendi kusurunu kendin bulup düzelt. Başkalarının sende gördüğü kusurları düzeltmeye çalışma. Çünkü kusur görene aittir. Sen kendininkini değil başkasınınkini düzeltmeye çalışmış oluyorsun.

Unutma, bu dünyada kendinle alakalı en iyi şeyi senden başkası bilemez. 

Sağlıcakla kalın..



Mavi Anka'yı bekleyen kişi.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Güzellik Nedir ?

Güzellik nedir? Öznel ve nesnel yanları hangisidir?Evrensel güzellik var  mıdır? Varsa ölçütleri nelerdir?                  “Güzelliği görme yeteneğini kaybetmeyen asla yaşlanmaz.”  Franz Kafka Günlük yaşamımızda evde, işte, okulda, parkta gezerken, doğada birçok yerde şu "güzel dediğimiz" şeylerle karşılaşıyoruz.Peki güzellik nedir?Güzel olan nedir?Kimdir? İlk başta belki de basit ve biraz da çocukca geldi size bu soru. Ancak tanımlara bile değinmeden, öznel mi / nesnel mi karga şasına gelmeden önce bunu düşünmek biraz erken diyelim ve hemen geçelim şu tanımalara: Güzellik, bir canlının, somut bir nesnenin veya soyut bir kavramın algısal bir haz duyumsatan; hoşnutluk veren hususiyetidir. Hayranlık uyandıran, beğenilen niteliktir. Güzellik bir şeyin önyargısız yaklaşılma, beğeniye uygun olma sebebidir. Gözle görülen nesneler (güzel bir yüz, güzel bir bina gibi), kulakla işitilen bir müzik, dil ile tadılan bir y...

Evrenin hafızası - Akaşa kayıtları

Bilim ilerledikçe milyon hatta milyar ışık yılı uzağımızdaki yıldızları, galaksileri tespit ediyor, gözlemliyoruz, fakat bir türlü uzayın sınırlarına varamıyoruz. “Rölativite teorisi” uyarınca, yıldızların ve galaksilerin şu an daki hallerini değil, uzaklıkları ile doğru orantılı olarak geçmiş zamandaki durumlarını görmekteyiz. Yani, baktığımızda gördüğümüz, Güneş’in sekiz dakika önceki dünyadan yüz ışık yılı uzaklıktaki bir yıldızın yüz yıl önceki, bize en yakın galaksi olan Andoremeda'nın, iki buçuk milyon yıl önceki halini görmekteyiz. Uzayda ne kadar uzağa gidersek, zamanda da o kadar “geçmişe” gidiyoruz. Bizden 700 ışık yılı uzaklıktaki bir yıldızdaki gözlemci gelişmiş teleskopu ile dünyaya baksa Osmanlı devletinin kuruluşunu, Bizans İmparatorluğunu, 60 ışık yılı uzaklıktaki ikinci dünya savaşını, 200 ışık yılı uzaklıktaki Fransız İhtilalini, 500 ışık yılı uzaklıktan bakan ise İstanbul’un Fethini, Fatih Sultan Mehmet’in atının üzerinde surlardan şehre girişini ...

Karşılıksız Yapılan Iyilikler...

Şu hayatta hâlâ iyi insaların olduğunu bilmek beni mutlu ediyor. Hiçbir karşılık beklemeden yardım eden insanları, karşılıksız yapılan iyilikleri bilmek bana kendimi insan hissettiriyor. Zaten iyilik dediğin karşılıksız yapılmaz mı ? Sen onu bir amaçla yaparsan karşılığında birşey beklersen o iyilik olmaz ki, o çıkarcılık olur. Bir abime bu dünya niye dönüyor diye sorduğum zaman bana çok garip bir yanıt verdi hiç beklemiyordum aslında, bana dediki bu dünya iyi insanların hatrına dönüyor. Gerçektende öyle bu dünya iyi insanların hatrına dönüyor...  Hiç fark ettiniz mi bizi giderek robot, robotlarıda giderek insan yapmaya çalışıyorlar. Benim elimde olan telefon şuan bu yazıyı yazmama yarıyor peki benim yerime bir robot bu yazıyı yazsaydı nasil olurdu ?  Yazının içinde duygular olurmuydu ? Benim hislerim olurmuydu ? Benim deneyimlerim olurmuydu o belki olurdu ama duygularımı ve hislerimi hiç bir zaman yansıtamazdı. Belki insanlar gibi iyilik yaparlardı ama içlerinden ...